Tarih 1870’de Hitzig ve Fritshc adlarındaki iki Alman araştırıcı,
deneklerin beyinini elektrikle uyararak beynin bazı kısımlarının motor
işlevlerinin merkezi olduğunu gösterdi. Dört yıl içinde Amerikalı Dr. Robert
Bartholow, aynı olayın insanlar içinde olduğunu gösterdi. Beynin elektriksel
uyarımlarıyla ilgili bir başka erken araştırma, 1930’larda ESB üzerinde
yoğunlaşan, Walter Rodolph Hess ‘ten geldi.
1940 ve 1950’li yıllar boyunca, McGill Üniversitesi’nde
görevli nöroloji operatörü Wilder Penfield ameliyat olan hastalar üzerinde
elektriksel beyin uyarımını test etti. 1945 yılından itibaren Tulane
Üniversitesi Psikiyatri ve Noroloji Bölümünde elektrokodların hastaların beynine
yerleştirilmesi üzerinde deneyler yapıldı.
Beyin uyarımları üzerinde çalışan diğer araştırmacılar, New
Orleans Tulane Üniversitesi Tıp okulunda Robert G. Hall ve ortağı Dr. Russel
Monroe idi. 1950’lerde araştırmalarına başlayan; CIA, ordu ve daha bir dizi mali
kaynaktan mali yardım alan bu kişiler deneklerin beyinlerine elektrot
yerleştirerek korku, rahatlık, cinsel arzu gibi çeşitli duyusal ve zihinsel
durumu başlatıp durdurabileceklerini; yapay halisilasyonlara başvurarak hafızayı
ve hakeketleri kontrol altına alabileceklerini gösterdiler.
1956 yılında Noden-Ketay’de elektrik mühendisi olarak çalışan Curtis Shafer,
Chicago’daki Ulusal elektronik birimi Konferansında şu reçeteyi önerdi;
“Biyokontorlün nihai başarısı insanın kendisi olabilir. Kontrol edilen
kişilerin, bireyler gibi düşünmesine izin verilmeyebilir.”
ıstihbarat ajanları, boynun doğrudan ve ses dalgalarıyla
uyarılması çalışmalarıyla uzun süre ilgilendiler. CIA Ekim 1960 “MULTURA” alt
projesi 94 raporunda ise deneklerde beyin kontrolünün olduğunu not olarak geçti.
Madrid’te tıp eğitimi almış ıspanyol Dr. Jose Madule Rodrigez
Delgado, ilk CIA zihin kontrolü araştırmalarında bulunmuş kişilerdendir. Delgado
20 yıldan fazla kalacağı Amerika’da Yale üniversitesinde çalışmak üzere geldi.
CIA fonlarıyla yönlendirilen Donanma ıstihbarat ofisi bir dizi ajans tarafından
destekleniyordu. 1967 tarihli “ınsan beyin işlevlerine Müdahalesi ” başlıklı
raporunda;
“….zihnin psikolojik temellerini etkilemeyi başardım” diye not düşüyordu.
Bu beyin aşılama buluşları, Delgadonun ilk deneyimsiz
yıllarının ürünüydü. Sonraki teknolojik gelişmeler 1975 yılında yayımlanan
Two-way Transdermal Communication whit the Brain adlı yazıda kaydediliyordu. Bu
dönemde Delgado beyin araştırmalarını bilgisayarlara uyarlamayı başardı.
Sonucunda “ Transdermal alıcılarının en ilginç yönü, beyin fonksiyonlarının eş
zamanlı kayıt altına alınması ve uyarılmasıdır. Bu sayede talebe dayalı
bildirimler bilgisayara uyarlanabiliyor. “ demekte idi.
Gerçek zihin kontrolünü gizlemenin yolu, bu tartışmaları çürütmek
için sahte bilimsel mücadele alanları oluşturmaktı. Görevi, kült istismarının ve
zihin kontrolünün hayal olduğunu ispat etmek olan psikiyatri gruplarından en
önemlisi Yanlış Hafıza Sendromu Kurumu oldu. Bu kurul MKULTURA ve CIA
programlarında yer alan birçok çalışmayı ört bas etmeye çabalasa da deyatları
bir çok olayda açığa çıkması engellenemedi (konu ile ilgili yüzlerce bilgi,
yaşanmış olaylar ve gizli raporlar sunabilirim ama maksadım bu değil).
***
Psikolojik savaş taktiklerinin son sürat devam ettiği dünyada
aklıma bazı sorularda gelmiyor değil. Acaba Türk devlet adamları bu tür
psikolojik dezenformasyon saldırılarılarına karşı ne kadar muhafaza altındalar?
Murat ÇAVGA