ZİHİN KONTROL GRUP

ZİHİN KONTROL GRUP

17 Kasım 2011 Perşembe

Beyin Kontrolü Nedir, Ne Elde Edilmek İsteniyor?

Dünya istihbarat örgütlerinin karşı tarafı yönlendirmek için
psikolojik operasyon yapabilmeleri en önemli hedefleridir.
İstihbarat örgütleri özellikle CIA ve MOSSAD bu konuya büyük önem
vermektedirler. Bir Çin atasözü vardır, “Yüz savaş kazanmak hüner
değil, hüner savaşmadan güvenliği sağlamaktır.”

İstihbarat örgütleri bu konuya bilimsel olarak eğilmektedirler.
Sürekli çalışmalarla yeni yollar araştırmaktadırlar.

Bugün MOSSAD’ın CIA’dan daha başarılı operasyonlar yapmasının iki
nedeni vardır. Birincisi, Tevrat’ta Musa Peygamber’e Kenan ilinde
casusluk yapmasının emredilmesi. İkincisi de, ideallerinin yüksek
fakat güçlerinin az olması ve dünya bilim çevresinde önemli
etkinliklerinin olmasıdır.

Tarihte buna örnekler var mı?
Bilinen ilk ve en önemli psikolojik operasyon örneği Hasan
Sabbah’tır. Haşhaşi tarikatı da denilen bu örgütlenmede kişiler
Haşhaşın etkin maddesi Eroinle keyif duygusuna ve cennet inancına
şartlandırılıyor. Hasan Sabbah’a itaat ederlerse hep böyle
yaşayacaklarına inandırılıyorlardı. Böylece intihar saldırılarını
zevkle yapıyorlardı.
1937’de Stalin’in Halk mahkemelerinde dâvâlıların îtiraflarında bazı
kimyasallar kullandığı bilinmektedir. Hatta Macaristan Kardinalinin
de bulunduğu bir dâvâda dâvâlılar devlete karşı bir tutum
aldıklarını birden itiraf etmişlerdi.

Peki durum ahlâki midir?
Kesinlikle değildir. Mamafih, Dünya Af Örgütü 1992 yılında bir rapor
neşretti. Bu durum “İnsanın zihni yetilerini bozmayı, yok etmeyi,
değiştirmeyi hedefleyen sorgulama prosedürü ahlâki suçtur denildi.
Fiziksel işkence sınıflandırması kadar insanlık dışıdır.” düşüncesi
benimsendi.

Hangi yöntemler uygulanıyor?
Klasik yöntem; psikolojik faaliyet, propaganda ve beyin yıkama
yöntemidir.

En sık kullanılan yöntem; kimyasal maddeler kullanılarak kişinin
düşüncesini etkilemektir.
Son yıllarda üzerinde çalışan ve durulan yöntem ise elektronik
implantlar yerleştirilerek kişinin beynini uzaktan kumanda ile
yönetme çabalarıdır.

Elektronik yöntemlere geçmeden önce kısaca kimyasal yöntemlerden söz
eder misiniz?
Zihin kontrolü deneylerinde ilk kullanılan madde LSD idi. LSD
psikokimyasal bir maddedir. Alan kişide olağanüstü psikolojik
değişimler olur. Halüsinasyonlar görür, canlı, neşeli, güçlü duygu,
düşünme ve davranışlar içerisine girer. Bu madde beynin ön
bölgesinde DOPAMİN isimli zevk maddesini aşırı salgılamaktadır. Bu
maddeyi alan bir kişi inandığı konuda olağanüstü eylemler
gerçekleştirebilmektedir.

İkinci Dünya Savaşında hem Hitler hem Amerikan ordusu “Amphetamin”
isimli uyarıcı kimyasalı kullanarak askerlerin savaş gücünü
arttırmayı hedeflemişlerdir. Hatta Hitlerin milyonlarca psikoaktif
madde kullanarak ordusunun hareket kabiliyetini çok hızlı hâle
getirdiği bilinmektedir.

İçkisine LSD veya uyuşturucu katan kişilerin kolay intihar ettikleri
ve kolay insan öldürdükleri bilinen gerçeklerdir.
Bu konu da ABD’de gönüllüler, siyahlar ve eşcinseller üzerinde
ilginç deneyler yapılmıştır. Deney yapılan kişilerde akıl
hastalıkları, yaşayanlarda da erken bunama, erken yaşlanma
gözlemlenmiştir. Bu konuda Dr. Armen Victorian’ın kitabında ilginç
kaynak ve bilgiler mevcuttur. Kitabın ismi “İnsan Davranışının
Manipülasyonu, Beyin Kontrolüdür.” Bu kitap Timaş yayınları arasında
tercüme edilerek yayınlanmıştır.

Psikiyatride tedavi amacıyla kullanılıyor mu?
Psikiyatrik uygulamada tanı ve tedavi yöntemi olarak
kullanılmaktadır. Narkoanaliz olarak tanımlanan bu yöntemde kişiye
damardan kısa süre etkili barbibüratlar verilir. Kişi uyku uyanıklık
arası bir boyuttadır. Bilinçaltının üstündeki baskılar aralanır.
Kişiyle güven ilişkisi içinde psikoterapödik ilişki kurulabilirse
bilinçaltı duygular, eğilimler, hatıralar, şartlanmalar ortaya
çıkarılır.

İlaçlı hipnoz da denilebilen bu yöntem kişinin bilinçaltı
çatışmalarını analiz edip onun tedavisini gerçekleştirmek için
kullanılır.

Hipnozla beyin yıkamak mümkün müdür?
Hipnoz bilimsel bir yöntemdir. Kişi hipnotik uykuya geçtiğinde vücut
ve beyin uyur, fakat terapistle, kişi arasında seçici bir algılama
alışverişi kanalı açılır. Böylece kişi yönlendirilir, düşünceleri,
duyguları değiştirilebilir. Psikiyatride hastalıklı düşünceleri yok
etmek, sağlıklı düşünceler kazandırmak, ego gücünü arttırmak için bu
yöntemi kullanıyoruz.

Her bilimsel yöntem gibi hipnozda gösteri malzemesi veya siyâsî
amaçla kullanılabilir.

Hipnozda ilk şart iki tarafın birbirine güvenmesidir. Daha sonra
konsantrasyon gücü artırılır, uygun telkinde bulunulan kişi
geçmişine götürülebilir, beyni yıkanabilir, yanlış şeylere
inandırılabilir. Ancak kişiye hipnozda istemediği şeyi
yaptıramazsınız. Bazı kişiler telkine çok yatkındır, kolaylıkla
girerler. Fakat obsesif ve paranoid denilen güvensiz özelliği fazla
olan kişileri hipnotik transa geçirmek çok güçtür.

Elektromanyetik etkileme mümkün müdür?
Evren “Radiant Enerji” denilen yayılan bir enerjiden oluşur,
gözümüzle gördüğümüz spektrum bir dalga boyudur. Morötesi ve
kızılötesi dalga boyları gözümüzle görülmez. Ancak röntgen
filmlerinden, termal kameralara, yeraltı su havza haritalarına kadar
bir çok alanda kullanılır.

Her elektrik kaynağı bir radyasyon neşreder. Bazı radyasyonlar
iyonlama yaparak hücre ölümlerine yol açar. Hidrojen atomu
frekansına uygun mikrodalga ile MR gibi beyin tomografileri çekilir.
Mikrodalga fırınlarda ışınların camı geçerek tabak içindeki suyu
buharlaştırdığını biliyoruz.

Mikrodalga ile beyin kontrolü nasıl olur?
Mikrodalga ile uzaktan gürültü hissi oluşturmak mümkündür.
Elektromanyetik ritmik vuruşlar kişinin başını elektrikli matkapla
oyulduğu hissi uyandırabilir. Çok düşük frekans da (VLF),
iyonlamanın olmadığı bir radyoaktivite ile baş ağrısı, çınlama,
sinirlilik, depresyon, hâfıza kaybı hatta panik duygusu
oluşturulabilir.Radyasyonun diş dökülmesi, kan kanseri, sakat
doğumlara neden olduğu yaptığı bilinmektedir.

İyonlanmanın olduğu radyasyonlar X ışınları Radyum gibi kanser
tedavisinde kanserli hücreleri öldürmek için kullanılır. Bu ışınları
uzaktan yönetmek mümkün olmamakta, fakat mikrodalga kaynağını 1-2
km. uzaktan bir hedefe yöneltmek mümkün olabilmektedir. Kötü niyetli
kişilerin elinde korkunç bir silah haline dönebilen bir teknoloji
insanlık dışı amaçlarla kullanılırsa insanlığın sonu başlar.

Elektronik parça yerleştirmek mümkün mü?
İnsan davranışını kontrol etmek isteyenler hayvan deneylerinde bunu
gerçekleştirmişlerdir.

FM radyo kanalı ile sinyaller alabilen ve nakledebilen minyatür
elektrotlar hayvan kafasına yerleştiriliyor. Maymunda cinsel
saldırganlık, boğada âniden durma komutu verme deneyleri başarılı
oldu. Yunus balıkları yönetilebildi.

ABD’de beynin elektronik uyarılması zihinsel özürlülerde ve
eşcinsellerde araştırılmıştır. James Olds isimli araştırmacı beynin
hipotalamuş bölgesine elektronik implant yerleştirerek eşcinselleri
kontrol etmeyi başardı. Hastalarda korku, heyecan, halüsinasyon
oluşturarak davranışlarını ödüllendirdi veya cezalandırdı.

Zihin özürlülere de benzer deneyler yapıldı. Bu çalışmalar çok
tartışıldı. Bilimin iyiliği değil hastanın iyiliği ön planda
tutulması etik kuralına göre çalışmalar durduruldu.

FM radyo kanalında sinyaller alabilen ve nakledebilen bu uzaktan
beyin elektronik uyarılması ateşli tartışmalara konu oldu. Hatta
Fransa’da her doğan çocuğa kimliğini belirtir elektronik parça
yerleştirerek ömür boyu nerede olup olmadığını izleyebiliriz tezi
bile ortaya atıldı.

İnsanın robot gibi tuşlarla kontrol edilmesi çok tehlikeli bir
gelişmeydi.

Elektronik implantı (Stimoreceiver) bulan Dr. Delgado beynin amigdal
ve hipokampus gibi alanlarını canlandırarak neşe, tuhaf duygu,
renkli görüntü gözlemlediğini kayıt ederek kitabında açıkladı.

Radyohipnotik beyinlerarası kontrol projesi elektronik hipnoz
yapmayı amaçlamaktadır. Bu projede kişiye istemediği şeyler
yaptırmak mümkün hale gelecektir. Tuşlarla kontrol edilen insana ne
yaptırılmaz ki!

Elektromanyetik enerjinin biyolojik bilimlerde kullanılması yeni bir
gelişme midir?
Bugün psikiyatride beynin ürettiği sinyalleri kaydederek beyin
fonksiyonel görüntülemesi yapılabilmektedir. Klasik EEG’nin
bilgisayar devriminden sonra analog sinyallerin sayısallaştırılması
ile beyin haritası çıkarılıyor. Beynin hastalıklı çalışan alanlarını
görüntüleyebiliyoruz. Tanı ve tedaviyi güçlendirmek için işe yarayan
bir yöntemdir. Hatta ilaç tedavisinin biyoyararlılığını hasta
izlerken görselleştirmiş oluyoruz.

Elektromanyetik enerjinin tedâvide kullanımı yeni gelişmelerdendir.
TMS denilen bir yöntem ile ilgili araştırmalar hâlen sürmektedir.
Beynin ön bölgesine elektromanyetik uyarı vererek Depresyonu tedâvi
etme projesi Elektroşok tedavisine alternatif olarak işe yarayacak
gibi görünmektedir.

Bir de duyu ötesi algı var. Bu konuda neler söyleyebiliriz?
Birleşik Devletler parapiskolojik araştırmalara büyük bütçeler
ayırmaktadır. Beş duyuyu kullanmada insanın geçmiş, gelecek ve
şimdiki zaman hakkında bilgi edinmesi çok ilgi çeken bir konudur.
Telepati, Durugörü (Clair-voyance), Altıncı his de denilen bu
algılama biçimi hakkında şu anda bilimsel çalışmalarda sağlam
deliller yoktur.

Sesin, elektromanyetik frekansın, lazerin varlığı başka dalga
boylarının varlığına kanıt olabilmektedirler. Zihni kontrol etmenin,
ikizlerin, anne-çocuk arasındaki uzaktan duygusal etkilenmelerin
nasıl olduğu henüz çözülemedi. Rüya laboratuarlarında telepati yolu
ile kavram ve imaj uyandırıldığının gözlemlenmesi elektronik
psikiyatri açısından devrim niteliğindeki çalışmalardır.

Durugörü veya beden dışı sezgi denilen bir yöntemde de bazı denekler
odada gizlenmiş nesnelerin yerini tespit etmeyi
başarabiliyorlar. “Remote Viewing, remote sensing” denilen uzaktan
görme ve hissetme özelliği olan insanların bunu nasıl başardıkları
bilimsel ilgi alanına girmektedir. Uzaktan görüşün elektromanyetik
işleyişi çözülebilirse insanlığın kaderi etkilenecektir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz insanın zihninin uzaktan kontrol
edilmesi dünya için sosyal ve politik etkileri çok fazla oluşacağı
gelişmeleri getirecektir.